4 Mayıs 2020 Pazartesi

AHMET ŞIK’IN İSTİFASI ve HDP


Cengizhan Güngör

AHMET ŞIK’ın istifasının HDP’nin sorunlarının daha geniş kesimler tarafından tartışılır/izlenir hale gelmiş olması açısından bir önemi var. Yoksa Şık bildiğimiz, tanıdığımız Şık. Yine HDP sürecine kadar ‘tek kişilik’ verdiği demokrasi kavgasına devam edecektir, herhalde. En azından bunun aksini gösteren hiçbir işaret yoktur. Önemli olan da budur. O anlamda isimli isimsiz birçok insan gibi Şık, hala HDP’lidir. Hal böyleyken Şık’ın istifasının ardından özellikle bir kısım HDP’linin verip veriştirmesi 'nankörlükle' suçlaması yersizdir. Şimdi yapılması gereken, HDP açısından, A. Şık istifasından çok önceleri görünür hale gelen temel sorunların masaya yatırılması zorunluluğudur. Önemli olan ve acil olan budur.

Belli ki bu sorunların en önemlisi partinin siyaset üretememesidir, siyaseten tıkanmışlığıdır. Uzunca bir süredir HDP, ‘tepki siyaseti’ sürdürmekte, iktidar alanı tarafından belirlenen gündemin içerisinde çırpınmaktadır. Fiziksel olarak da iktidarın/sistemin belirlediği alanlara sıkışmışlıkta ifadesini bulan bir çıkışsızlık içindedir.  En önemli siyaset alanlarından biri olan meclis, iktidar tarafından adım adım bir kenar süsü haline getirilmiştir ve maalesef HDP’de bu platformda vitrin tamamlayıcısı bir rolden kendini kurtaramamaktadır. Hiçbir sonuç üretmeyen, etki yaratmayan kürsü konuşmaları ve sözüm ona bakanlara yöneltilen ‘sorular’ temelli siyaset tarzı hakim hale gelmiştir.

Denilebilir ki, üzerindeki eşi benzeri görülmedik rejim baskısı, itibarsızlaştırma, tecrit, binlerce -parti yöneticisi ve milletvekillerinden başlayarak- kadronun hapislere doldurulması rejimin istediği sonucu vermiş ve parti bir çıkışsızlığa mahkum edilmiştir. Parti liderliği bu çıkışsızlığı sona erdirecek ve yeniden oyunun kuralları ve gündem belirlemede etkili hale gelinebilecek yolları yaratamamaktadır. Özetle parti yönetimi siyaseti topluma taşıyabilecek kanalları yaratabilmekte ve proaktif bir siyaset tarzı oluşturmakta ciddi bir sıkıntı yaşamaktadır.

Öte yandan kuruluş dönemi ölçeğinde bir pratik anlam ifade etmiş olan ve partinin iç işleyişini belirleyen ‘bileşenler hukuku’; artık bu ölçekte-kitlelere ve demokratik kamuoyuna malolmuş bir partinin- işleyişinin önünde ayak bağı haline geldi. Artık programında ifadesini bulan anlayışa uygun olarak şeffaf, demokratik aşağıdan yukarıya bir parti işleyişinin inşası için harekete geçme, bileşenlerle bu konuda bir demokratik mutabakat oluşturma çabası içine girmek gerekmiyor mu? Oligarşik rejime karşı güçlü bir demokrasi dalgasının ve barış talebinin üzerinde vücut bulmuş bu partinin verili iç işleyişinin yarattığı sorunların üzerine eğilmesinin zamanı geldi geçiyor.

Bu konuda en temel sorumluluk, partinin kuruluş motivasyonunu oluşturan Kürt siyasi hareketinin omuzlarındadır. Bu zorlu ve yeni döneme uygun bir yapısal dönüşüm için, salt HDP'nin esenliği ve güçlendirilmesi için yürütülecek çalışmaya aktif ve ön koşulsuz katılmalıdır.

Bunları söylemek kolay kuşkusuz. Özellikle dünya çapında radikal sağ rejimlerin güçlendiği, aynı ölçekte ciddi bir ekonomik buhranın kapıda olduğu, bölgesel çaptaki savaşlarda ifadesini bulan rekabetin bir dünya savaşı ihtimalini konuşulur hale getirdiği, toplumsal mücadelelerin dibe vurduğu şeklinde genel kabul gören tasvirlerin dillendirildiği koşullarda.

Ama siyaset zaten ‘imkansızı mümkün hale getirme’ çabası değil midir?

Kaldı ki yeni rejimin ittifakının ana unsurlarının siyaseten eriyor olmaları ve ciddi bir krizin içinde olmaları, kendilerini bu tarzda yeniden üretemiyor olmaları demokrasi güçlerinin avantajlarına işaret etmektedir. Eğer demokrasi güçleri başka türlü bir varlık inşa edemezlerse, rejim demokrasiden arta kalan kırıntıları da tasfiye ederek kendisine yeni bir yol açacaktır.

Bu sorunlarda aşama katedilemezse HDP’yi bekleyen; CHP merkezli bir ittifakın peşinden sürüklenme, ‘çözüm süreci’ beklentisi/ham hayali peşinde giderek erime ve ‘bileşenlerine’ ayrışma tehlikesidir.

‘SOL’ ASLINDA ÖLÜ MÜ?

  “….Ümit ve sevk kırıcı olan şey ise, solun böyle bir ortamda bu denli güçsüz, biçare ve zavallı halde oluşudur. “…Solun /solcuların konuş...