24 Aralık 2022 Cumartesi

2023 SEÇİMLERİ, UMUT NEREDE?


Görünen o ki, oligarşik iktidar yolun sonuna dayanmış durumda. Her şey yolunda(!) giderse ceberrut iktidarın ayları sayılı. Farklı odakların gerçekleştirdiği kamuoyu araştırmalarına yansıyan sonuçlar bu tespiti doğruluyor. İktidarın prestij/güç kaybı durdurulamıyor.  ‘Her şey yolunda giderse’; evet kritik ‘şart cümlesi’ bu. Her şey yolunda gitmeyebilir, süreç doğal akışında ilerlemeyebilir. Her şeyin yolunda gitmemesi ihtimali, iktidarın çok da yabancısı olmadığımız ‘oyun’ kapasitesi ve coğrafyamızın siyasi tarihinde çokça örneklerine rastlayabileceğimiz egemenlerin provokasyon deneyimleri ile ilgili.

OLİGARŞİK İKTİDAR

Mevcut iktidar, gidişinin kaçınılmaz olduğunu anladığında hiçbir demokratik kuralla bağlı olmayan, süreci sabote edecek girişimlerde bulunma potansiyeline sahip olduğunu 20 yıllık iktidarı döneminde birkaç kez gösterdi. 7 Haziran seçimlerinde yaşadığı çarpıcı yenilgi-ki iktidarı kaybetmişti- sürecini nasıl tersine çevirdiği hatırlandığında… Hakeza 15 Temmuz darbe girişiminin sonuçlarından-etinden, sütünden, postundan- yararlanma becerisi hatırlandığında... Bu meşum ‘potansiyeli’  anlamak için çarpıcı örneklerle karşılaşmış oluyoruz.

İki unsur önemli; hala anlamlı bir seçmen desteğine sahip olduğu gerçeği akıldan çıkarılmamalı, en kötümser anket sonuçları %25’lik kemikleşme temayülü gösteren bir seçmen desteğine işaret ediyor. Bu desteğin 20 senelik iktidarın yarattığı nimetlerden yararlanan kesimler olduğu belli. Öyle ya da böyle bu desteğin bütün olup bitenlere rağmen devam ediyor olması çarpıcı bir olgu. Ayrıca emperyalist süper güçlerin uluslar arası hegemonya mücadelesinin iktidara bıraktığı ‘oyun/manevra alanı’ başka bir avantaj sağlıyor mevcut iktidara. Tabii ki muhtemel iktidar kaybı durumunda, iktidarları sürecinde yaşanan yolsuzlukların/suçların başlarına bela olabileceğini çok iyi anlıyor olmaları da başka bir direnç noktası, iktidar elitleri açısından.

ALTILI MASA

İktidarın bu reaksiyoner direnç noktalarını aşabilecek bir muhalefet potansiyeli var. Bu anlamda un var, şeker var. Fakat seçimlere birkaç ay kala genel anlamda muhalefet performansı ‘geliyor gelmekte olan’ soyutluğunda boş bir özgüvene dayanıyor. Halka sabır ve itidal tavsiye ediliyor. Sandık işaret ediliyor, her durumda … İktidarın belirlediği oyun alanının dışına çıkılamıyor. HDP/Kürt seçmeninin tayin edici gücünün farkında olduğunu hissetseler bile geleneksel devlet refleksinin dışına çıkamıyor altılı masa ya da bu masanın ana akımları. Kürt gerçeğinin üzerinden atlanıyor, iktidarın savaş politikalarının kuyruğundan ayrılınamıyor. Acemi siyasetçilerin bile gördüğü bu gerçek, altılı masa muhalefetinde şu ana kadar bir bilinç sıçramasına yol açmamış durumda. Ve maalesef bu ‘sıçramayı’ beklemekte giderek zorlaşıyor. Oysa çok açık ki, iktidarın yarattığı bu gerçek üstü HDP düşmanlığının üstesinden gelebilseler halka büyük bir umut ve özgüven aşılayacaklar. Bu iktidardan kurtulmanın yolları açılmış olacak. Altılı masa HDP kitlesinin desteğinin çantada keklik olduğunu mu düşünüyor? Eğer öyleyse-en azından şimdiye kadar ki HDP açıklamalarına ve pozisyon alışlarına bakılırsa- bu kez bağırlara taş basılmayacağı ortada. Öyle olması da eşyanın tabiatı gereği. Çok açık ve net; HDP ile öyle ya da böyle bir rezonans yakalayamazsanız şimdiye kadar olduğu gibi faşizmin kurumsallaştırılması çabalarına destek olmaya devam edeceksiniz.

EMEK VE ÖZGÜRLÜK İTTİFAKI

Emek ve Özgürlük ittifakı da bir üçüncü ittifak odağı olarak yarattığı umudu kuvveden fiile çıkarmak zorunda. Bir özne haline gelmek yolunda attığı adımları güçlendirmek zorunda. Eylemlilikler hala, esas olarak ittifakı oluşturan güçlerin tekilliklerinin ön planda olduğu bir görünüme sahip. Toplumun hücrelerine yayılmış, yerellere nüfuz ederek güçlerini birleştirmiş bir özne olarak Emek ve Özgürlük İttifakı’na ihtiyaç hava gibi su gibi. Bu ittifak ‘hadi biz de bir ittifak yaratalım’, ‘üçüncüsü de olmalı’ gibi bir nedenle doğmuş değil. Hele bir seçim ittifakı gibi algılanıyor olması da bir yandan ülke sorunlarının derinliğinin farkına varılmadığı, diğer yandan emek ve özgürlük iktidarı yaratma perspektifinden uzaklaşıldığı anlamına gelir. Oysa bu ittifak emek ve özgürlük güçlerinin yaratıcı potansiyelini/enerjisini açığa çıkarmayı hedefleyen bir yapı olarak kavranmalıdır. Bu anlamda parlamentonun, sandık beklentisinin, seçim oyunlarının alanı olmamalıdır. Emek ve özgürlük güçlerinin yeri bütün diğer alanlar yanında ve esas olarak meydanlardır. Umut meydanlardadır.

‘SOL’ ASLINDA ÖLÜ MÜ?

  “….Ümit ve sevk kırıcı olan şey ise, solun böyle bir ortamda bu denli güçsüz, biçare ve zavallı halde oluşudur. “…Solun /solcuların konuş...