27 Aralık 2016 Salı

YILMAZ ÖZDİL, SÖZCÜ, 250 BİN İMZA VE IRKÇILIK…



Özdil Sözcü’de yazdı; Suriyeli’lerin ülkemizde g.tlerini gezdirdiklerini, kayak yaptıklarını…vb. Askerlerimizin İŞİD mezalimine maruz kalarak katledilmelerinden duyduğu infiali dile getirirken. Onun bu satırlarını okumak dolayısıyla bir şaşkınlığa uğramadık. Onun ırkçılığı tescilli. Roboski katliamı dolayısıyla ‘katırlara çok üzüldüğü’ yolundaki  ifadelerinin mürekkebi bile kurumadı. Ha keza gazetesinin ve kendisinin Kürt kebabına karşı Ege otlarını tavsiye ettikleri yazılarının.

Bir aklı evvelde kampanya başlattı. “Ülkemizde yaşayan 18-45 yaş arası Suriyeli’lerin askere alınması ve TSK komutasında  Suriye’deki savaşa katılmalarının sağlanması’ yolunda. Yani bizim gençlerimizin yerine Suriyeli’ler katledilsin kampanyası… Öyle ya memleket sonuç olarak onların memleketiydi. Yetmedi bir hafta içerisinde 250 bin imza toplandı. Bu sayının giderek artacağı da belli.

Türkiye’deki varlıkları 3 milyona yaklaşan Suriyeli’lerden hangilerinin nerelerde kıçlarını gezdirdikleri, kayak yaptıkları, tabii ki Özdil’in derdi değil.  Eğer Özdil’i haklı çıkaracak miktarda Suriyeli ülkemizde sayfiye hayatı yaşıyorsa, kamplarda üstüste yaşayan, sokaklarda dilenen, kağıt mendil satan, emsallerinden üçtebir oranında daha az ücret alarak bugün çalışabilen yarın iş bulup bulamayacakları belli olmayan, fahiş fiyatlarda kiraladıkları it bağlasan durmaz evlerde üstüste yaşayanlar, metropollerde ve güzide tatil bölgelerinde sokaklarda, meydanlarda kovalananlar, fuhşa mahkum olan çocuklar, kadınlar kimler? Ege Denizi ve Akdenizin sularında çoluk çocuk boğulan insanlar da herhalde Alpler’e kayak yapmaya gidiyorlardı. Hadi diyelim Özdil’in iddia ettiği kadar ülkemizde sayfiye hayatı yaşayan, kıçlarını gezdiren  Suriyeli var. Özdil’in dileği gerçekleşse herhalde askere alınıp Suriye’de savaşa gönderilebilecekler de bunlar olmayacak. Öyle ya, onlar yine bir şekilde yırtacak ve cepheye gönderilecekler de kamplarda yaşayan, evi barkı yıkılmış, savaşta yakınlarını kaybetmiş garibanlar olacak. Nereden bakarsan bak bu ‘ateşten kestaneleri alacak maşa’ ihtiyacı her şeyden önce insani değil. Bu insanlar sonuç olarak bir iç savaştan kaçmıyorlar mı? Hani ‘düşman ülkelerini  işgal etmiş’ bunlar da kıçlarını gezdirmeyi tercih etmişler. Bir yanda cihatçı katliamcılar diğer yanda Esad mezalimi…

Hani memleketimizde bir vecize(!) vardır; ‘alavere dalavere Kürt memet nöbete’ diye. Özdil bu zihniyetin billurlaşmış ifadesi. Aslında bu zihniyetin temsilcileri/sahipleri keşke Özdil ve kampanyayı başlatanlardan ibaret olsa. İngiliz emperyalistleri Çanakkale’de ve daha bir çok sömürgeci savaşta Hint’li, Yeni Zelandalı, Avustralyalı garibanları cephelere sürüp  telef etmedi mi? Ha keza Franko’nun faşist orduları cumhuriyetçilerin üzerine mağripli garibanları sürmedi mi? Özdil ve kampanyacılar sömürgecilerin, emperyalistlerin, faşistlerin, muktedirlerin zihniyetinin mikro takipçileri aslında. Sadece o  kadar… Bunlar Rusya’ ve ABD gibi hegemonyacı güçlerin bizi ‘kullanmalarından’ yeterince rahatsız olmazlar da kendilerinin yerine ikame edilebilecek gariban ararlar. 

‘Kardeşim senin elin memleketinde ne işin var, tankınla, tüfeğinle, sen sınırlarını tahkim et, tedbirlerini al, Suriye muhalefeti adı altındaki çetelerle iş tutmayı bırak, savaşa son ver, barışı sağla’ diyeceği yerde, bizimkiler değil, onlar katledilsin zihniyetine kapıl. 5 yıldır Suriye’de macera peşinde koşan hükümetin savaşçı siyasetlerinin devamı olan askeri müdahalenin genç askerlerimizin başlarına açtıkları felaketle karşısında da  asıl sorumluyu görme/destekle, ‘biz değil, onlar katledilsin’ triplerine gir.

Üzüntü verici olan tabii ki, imza kampanyasının gördüğü rağbet!  Yaşadıkları sıkıntıların, felaketlerin sorumluları olarak ‘ötekini’ görme; bazen ‘Kürtleri, bazen Yahudileri, müslüman olmayanları, homoları, romanları, kadınları, Ermenileri, Suriyelileri..vb görmek galiba temel hasletlerimizden.  Faşizmin üzerinden yükseldiği, inşa edildiği en temel zaafımız da bu galiba. Nitekim, Avrupa’da bizimkiler de dahil göçmenlerin muhatap oldukları da bu tür ırkçı argümanlar. Üstelik Avrupalı ırkçıların son derece net bir şekilde, diğer siyasilerin de ürkek bir şekilde temsil ettikleri ve aslında Avrupalı vasata da hakim olan zihniyet aynı Özdil’in zihniyeti. Onlar da Avrupa’da yaşayan göçmenlerin, asalaklığından, çalışmayıp sosyal ödeneklerle idare edip kıçlarını gezdirdiklerinden yakınırlar. İlginç değil mi? Maalesef bizim vasatımıza hakim olan bu zaaf da yükselen faşizm için verimli bir zemin oluşturuyor.

Resimde kayak yapan Suriyelileri görüyorsunuz.

Cengizhan Güngör

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

‘SOL’ ASLINDA ÖLÜ MÜ?

  “….Ümit ve sevk kırıcı olan şey ise, solun böyle bir ortamda bu denli güçsüz, biçare ve zavallı halde oluşudur. “…Solun /solcuların konuş...