Yaklaşık bir haftadır, holdinglerin ve bankaların, basılı ve görsel medyada, Cumhuriyet’in 100. yılıyla ilgili reklamlarına maruz kalıyoruz. Maruz kalıyoruz diyorum; şaşılacak derecede sanki aynı elden çıkmış gibi birbirine benzeyen, içeriksiz, saf hamaset, içi boş bir propagandayla bezenmiş, hiçbir estetik kaygı güdülmeden hazırlanmış müsamerelik kısa filmler ve görseller. Reklam şirketleri sanki yarışa girmişler, kim daha ağlak, kim daha damardan propaganda vodvilleri hazırlayacak diye. Bankalar ve holdingler belli ki keselerinin ağzını açmışlar reklamcı denilen pazarlamacı bezirganlar da kısa günün karı peşinde. Belli ki para büyük, ee tabii ki reklamcılarımız da mebzul miktarda. Düşünce sıradan mı sıradan, kareografi dökülüyor, oyunculuk belli ki ucuza getirilmiş. Çocuklar, büyükler ağlıyor, bronz büstler öpülüyor, Atam herkesle teker teker zeybek oynuyor, uçaklar yapılıyor, fabrikalar açılıyor, uygun adım ya da uygunsuz adım yürüyoruz, coşkuyla. Bu kez Yalova'daki köşk yürümemiş! Neden bilmem? Sonra bakıyoruz devasa asma köprülerimiz, hani şu ödeme garantili köprülerimiz. Devasa gökdelenlerimiz, binalarımız. Silahlı kuvvetlerimiz, sihalarımız, ihalarımız… Gurur tablomuz,nereden nerelere gelmişiz. Gözlerimiz yaşarıyor.
‘İyi de sanki diğer yıllarda farklı mıydı’ diyenleriniz olacaktır. Haklısınız! Bütün milli bayram ve yıldönümlerinde(!) maruz kaldığımız seviye bu. Yine de sanki 100. yılda eşik atlanmış gibi. Şaşırtıcı olan bu kaba saba, ilkel, içeriksiz kof propagandanın hala alıcısının olması. Aslına bakarsanız alıcısı olup olmadığını bilmiyorum. Benim elimde bir veri yok. Hissiyatım ve sınırlı gözlemim bu filmler/klipler sırasında insanların zap yaptıkları yönünde. Alıcısı varsa da bir dert tabii, olmaması da düşündürtmeli bazılarını değil mi ama. Mesela o koca koca Kurumsal İlişkiler Müdürlerini vb. Tamam verin ahaliye gazı, yapın propagandanızı da hangi ülkedesiniz be birader? Kişilikler, hikaye ve retorik tanıdık olmasa bu hangi ülke acaba diyeceksiniz. Reklamcı kardeş biliyorum ki, şu ülkeye ilişkin, geçmişine ilişkin bayağı eleştirilerin var. Ciddi eksiklikler, yanlışlar tespit ediyorsun biliyorum, sen ‘bu işlere(!) bakmıyorsun’ diyelim. Okumuyor musun da, duymadın mı, kısacık da olsa geride bıraktığın ömründe görmedin mi? Yoksa gördün, biliyorsun da; ‘ben işime bakarım arkadaş, devletimin büyükleri, müesses nizam, ekmek kapım holdingler, bankalar ne istiyorsa ben ona mı bakarım’ diyorsun? Dimağın durdu, yaratıcılığın yeteneklerin tükendi de iki fırça darbesiyle birazda olsa düşünmeye sevk edici ürünler vermek işine gelmedi mi?
Peki sen coşku ve heyecanla için ürpererek bu filmleri seyreden sevgili komşum; şanlı geçmişini ve atalarını ululuyorsun, tamam, iyi de mahallendeki ilkokul arkadaşın Ester nereye kayboldu. Artin ve Kirkor amcalar buharlaştı mı? Şu popüler diziyi de mi seyretmedin? Dersim’de binlerce (!) eşkıya vardı, devletimiz onları etkisiz hale getirdi, öyle mi? Hapishaneler siyasilerle, gazetecilerle dolu. Anadilde eğitim hakkı edinememiş bir halk var bu coğrafya da. Bu ülkede ücretlilerin %70’i asgari ücretli, asgari ücret 11 bin lira, emekli maaşı 7 bin beşyüz lira. Yoksulluk sınırı 43 bin lira. Açlık sınırı 15 bin lira. Kiralar senin gelirinin 3/5 katı. Kiranı ödeyebildin mi? Bu kaçıncı tahliye emri? Yoksulluk yolsuzluk almış başını gidiyor(mu). Hani şu cumhuriyeti emanet ettiğimiz gençlik şimdi el kapılarında, farkında mısın? Ülke arıyor kendine. 100 yılda geldiğin yer burası.
Kutlanacak bir şey yok demiyorum, kutlama da demiyorum. Kutla tabii ki, ama gaza gelme! Geçmişe karşı sorgulayıcı ol, eleştirel ol, ve ileriye bak. GELECEK ÖNÜNDE, şanlı(!) geçmişinde değil!
Sabrı olan herkes her birini izlesin. Bu kliplerin ve filmlerin. Bana sorarsanız, şu rapçi çocuğun klibini TEK GEÇERİM!!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder