5 Kasım 2023 Pazar

'ÖZEL’ DEĞİŞİM(!)

 


Cengizhan Güngör

'CHP'de Devrim Var' dövizi taşıyan arkadaş belli ki abartmış. Ama inandığı belli. İşi zor mu, çok kolay değil. İmkansız mı? Beklentileri hayal mi, çok uzun sürmez görecek; o da biz de!

‘Değişim(!)’ üst düzeyde gerçekleşti. Hani şu CB seçimlerinden sonra çok farklı taraflarca, bolca dile getirilen ‘DEĞİŞİM’… Bolca dile getirilmesine rağmen bu süreçte değişimin içeriğine ilişkin bir bilgi kırıntısı edinememiş olmamıza rağmen, KOLTUK değişti. Yeni koltuk sahibinin kurultayda verdiği işaretlere bakılırsa ihtimal ki birçok koltuk daha ‘değişim’e tabi olacak. Bu süreç nerelere kadar uzanabilir, henüz bilmiyoruz. CHP içerisinde bir çeşit ‘DEVLETİN KAYYUMU’ misyonu-devlet kurucusu parti olarak-üstlenmiş kadim(!) kazık çakmış siyasetçiler var, biliyorsunuz. Bakalım koltuk değişiklikleri onlara kadar uzanabilecek mi? Peki bu o kadar önemli mi? Yakın geçmişe bakıldığında tayin edici öneme sahip olduğu anlaşılıyor. Adamlar bir çeşit TAKOZ! ‘Devletimizin alî menfaatleri ‘üst başlığından’ özgürleşilmedikçe, yani bir yanıyla da bu muhafızlardan/komiserlerden kurtulunmadıkça CHP bir yanılsama olarak kalmaya devam edecektir. Yok başka yolu!

Bu da kesinlikle yeterli değil, tabii ki. ‘Devletin siyasetçileri’nin de koltuklarından olması, yani… Birincisi, bu parti birçok yeni takozlar/kayyumlar doğurma potansiyeline sahip. İkincisi DEĞİŞİM denilen şeyin içeriğinin/fikriyatının hala doldurulmamış olması. Bu talebin sahiplerinin ısrarla bu netlikten kaçınıyor olması. Üçüncüsü değişim iddiasını nispeten ete kemiğe büründürmüş diğer adayların çeşitli oyunlarla daha baştan elenmiş olması.

Aslında bu partinin elle tutulur radikal bir değişimin aktörü olduğu dönemler oldu. Çok uzağa gitmeye gerek yok, 70’li yıllar… ‘Bozuk düzen, Toprak işleyenin su kullananın, Haşhaş ekimi yasağı kaldırılsın…vb. sloganlarının’ taşıyıcısı Karaoğlan B. Ecevit-80'li yılları ve sonrası konu dışı- ve kadrosu partide iktidar oldu. Hem de kurucu babalardan İnönü’ye rağmen/onunla karşıtlık sürecinde. Denilebilir ki o dönem toplumsal uyanışla anılır; yaygın bir emek mücadelesi, toplumun bütün kesimlerinin ayağa kalkmış olması, seçmen eğiliminin tercihinin sol’a/sosyalist bir partiye yönelmiş olması, bu koşullar CHP’de değişimi zorunlu hale getirmişti. Doğrudur. Ama diğer yandan  ‘değişim yönünde’ bir potansiyel olduğu da bellidir. Ne var ki, ‘devlet’ harekete geçmekte gecikmedi, Tüsiad’dan, MESS’den başlayarak devlet ve onun aynı zamanda parti içindeki kayyumları, büyük tehlikeyi anında fark ederek türlü çeşit provokasyon ve engellemelerle süreci sabote etti. Ve CHP yaşadığı bir dizi travmalarla birlikte kayyum partisi olarak yoluna devam eder oldu. O dönemdeki değişimin taşıyıcıları, bütün defolarına rağmen kendi dışlarındaki sol’la toplumsal uyanışla kimi zaman platonik, kimi zaman doğrudan rezonansa girme cesareti göstermişlerdi. Evet CESARET! Büyülü kelime bu.

CHP’nin yeni yönetimi bu CESARETİ gösterebilecek mi? Şu anda bir muamma. Yaşanıp görülecek. Ancak kişisel kariyerleri de ülkenin önemli ölçüde kaderi de buna bağlı. Ne mi yapmaları gerekiyor; Dinci faşizmi kurumsallaştırma çabalarına kararlılıkla ve tavizsiz karşı duruş göstermeliler, Kürt sorunun çözümünde cesaretle inisiyatif almalı, fetihçi, kışkırtıcı savaş politikalarına karşı BARIŞ’ın , emekçinin memurun yanında, rehin alınan siyasetçilerin gazetecilerin, aydınların, Cumartesi Annelerinin safında genel geçer yöntemlerin dışında direngenlikle durmalılar. Gelir dağılımında adalet, yolsuzluklara karşı, doğayı ve ekosistemi talana karşı net ve aktif duruş. Dünya halklarının, bölge halklarının menfaatine BARIŞ’çı bir dış politika. DÜNYA ve bölge dipsiz bir uçurumun kenarındayken vakit daralıyor. 

Dengelere oynayarak 'siyasetçi' olunabilir, ancak liderlik yapılamaz.

Yeni yöneticiler bilmeliler ki size SAĞ’dan ekmek yok. Üstelik bunca yaşanılanlardan sonra sosyalistlerin/sol’un/Kürtlerin desteği de çantada keklik değil. Kesinlikle değil. 

Bir yanılsama mısınız, illüzyon mu, top sizde. ‘Yol uzun mühlet kısa’. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

‘SOL’ ASLINDA ÖLÜ MÜ?

  “….Ümit ve sevk kırıcı olan şey ise, solun böyle bir ortamda bu denli güçsüz, biçare ve zavallı halde oluşudur. “…Solun /solcuların konuş...