Cengizhan Güngör
Yaklaşan yerel seçimlerin çok önemli bir siyaset alanı açacağını ve bu alanı özgürleştirici bir etki yaratacağını tespit etmek gerekiyor. İktidarı değiştirecek bir sonuç üretmeyecek olsa bile genel seçimler kadar önemli. Kaldı ki yaratacağı sonuçlar açısından genelde ne tür gelişmeleri tetikleyebileceği de yurttaşların ve yurttaş inisiyatiflerinin, ülke çapında, bu seçimlerin önemine uygun bir performans gösterip göstermediklerine de bağlı olacak.
Yerel seçimlerin önemi kaç belediyenin muhalif ya da iktidar güçleri tarafından kazanılacağından ibaret değildir. Şimdilerde egemen olan anlayış maalesef bu. Yaklaşım bu olunca siyasi arena ‘kimi destekler ve onun için oy toplama(!) çalışması yaparsak iktidarı zayıflatabiliriz’ kısır döngüsüne kilitleniyor. O zaman da bağımsız, özgür, demokrat siyasi hattın zayıflaması sonucu ortaya çıkıyor. Dikkatiniz, seçilmesi mümkün görünen muhalif adaylar arayışıyla sınırlanıyor. Bu tutumun varacağı sonuçta siyasi çalışmanın bir adaya ya da partiye eklemlenme faaliyeti haline dönüşüyor olması. ‘Seçilmesi mümkün parti kimi aday gösterecek, parti meclisine kimler girecek’le başlanan çalışma genel seçimler hüsranını tekrarlama tehlikesi taşır.
Oysa bütün siyasi oluşumlar, demokratik kurumlar ve bütün yurttaşlar açısından nasıl bir kentte yaşamak istediğimizi belirlememiz gerekiyor. Bu konuda fazlasıyla ülke içi deneyime, ilkeler bütününe, literatüre-dağınık ya da bütünleşik olmasa da- sahibiz. Ayrıca uluslar arası sözleşmeler, bildirgeler, anlaşmalar açısından da zengin bir birikim var. Yapılması gereken, dolayısıyla, bu genel sınırları çok belli olan talep ve beklentilerin yurttaş inisiyatiflerinin kolektif çalışmaları ile her yerelin koşullarına tercüme edilerek bir talepler bütünü olarak özetlenerek belgelenmesi. Tabii ki daha sonraki adım da, yoğun bir siyasi kampanya ile bu taleplerin el birliği ile yereldeki yurttaşlara ulaştırılması olmalı.
Bu çerçevede Datça Demokrasi Platformu(DDP) zaten başlattığı çalışmaları hızlandırmalı ve bir ‘Datça Yerel Yönetim Bildirgesi’ hedefine yoğunlaşmalıdır. Bu bildirge bir yanıyla yerel kamu yönetiminin hangi çalışma prensipleriyle çalışması gerektiğini(katılımcı ve gerçekten demokratik ve aşağıdan yukarı mahalle meclislerine ve demokratik kitle örgütlerine dayanan), diğer yandan somut talepleri(örneğin kentsel dokuyu vahşi bir şekilde tahrip eden yapılaşmaya karşı önlemler, kent içinin trafiğe kapalı hale gelmesi, tarımı destekleyici çabalar…vb) içeren bir muhteva taşımalıdır. Bu amaç yerel siyasi parti örgütlerinin olduğu kadar, yerel demokratik kitle örgütlerinin de aktif katılımıyla ve birlikte çalışmasıyla gerçekleşebilir. Bu çalışma sırasında yerel belediyelerin son derece sınırlı olanaklara sahip olması, merkezi iktidarın yoğun baskısı altında olması..vb kısıtlardan da azade olmak gerek. Oto kontrolden kaçınmak gerek. Aksi reele hapsolmak sonucunu doğurur. Bu çalışma yerelden hareketle ideal bir kent tasarımı oluşturma çabasıdır.
Datça Demokrasi Platformu'nun bir aday/adaylar önermesi ya da desteklemesi çok bileşenli platform yapısının doğasına aykırıdır. DDP'nun rolü Datça Kent Bildirgesi bağlamında yaşanabilir, dayanışmacı, demokratik, özgürlükçü bir kent tasavvuru ortaya koymasıyla sınırlı olmalıdır.
Ülkemizin koşulları iktidarın merkezden yerellere kaydırılmasını zorunlu kılıyor. Barışçı, demokratik eşitlikçi, inanç ve etnik çeşitliliklerin yerel belediye yapılanması üzerindeki örgütlü gücünün etkisi ulusal çaptaki demokratik gelişmelerin de itici gücü olacaktır. Bu çok yönlü ve zorunlu bir mücadeledir. Bir ayağı ülke genelini diğer önemli ayağı da yerellerdeki çalışmaları kapsayan bir çalışma.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder