Cengizhan Güngör
Bu yılın festivalinde önemli olduğunu düşündüğüm kimi ayırt edici özellikler var. Birincisi festival ‘Cumhuriyet Meydanı’nın kavurucu sıcağından Kentpark’a taşınarak daha izlenebilir hale geldi. İkincisi festival bir tema etrafında(GÖÇ) yapıldı. Üçüncüsü neredeyse tamamının yenilendiği KOORDİNASYON kurulu tarafından gerçekleştirilen ilk festival. Karşılaştığım beklenmedik kişisel aksilikler dolayısıyla ancak bir kısmını yerinde, çoğunu ise sosyal medyadan izleyebildiğim festival etkinlikleri ya da bütünü hakkında bir eleştiri de bulunma hakkını kendimde bulmuyorum. İşin bu kısmını arkadaşlar radikal bir biçimde yaparak gelecek seneler için dersler çıkaracaklardır, eminim.
‘Teşekkür’ mesajı hipokrit bir metin olmuş. Üzüldüm.
Ben DKSD’nın geleceği açısından daha genel bir nokta/gelecek üzerinde durmak istiyorum. Biliyorsunuz Datça’nın demografisi son 3-5 yılda büyük ölçüde ve hızla değişti. Bu süreç artan bir hızla devam edecek gibi görünüyor. Maddi sorunu olmayan ve aynı zamanda eğitimli/eğitimsiz bir kesim Datça’ya akıyor. Kültür/sanat alanındaki kendi beklentileri ve beğenileriyle. Bir kere bu karşı konulamaz bir süreç. Datça daha geriden olmakla birlikte ‘Bodrumlaşma’ya doğru evriliyor. DKSD’nın bu süreç içerisinde kendi toprağından da güç alan ilkelerini, halkçı yaklaşımlarını muhafaza edebilmesi gerekiyor. Elitist, Datça halkından ve gençlerinden kopuk kültür/sanat anlayışları baskın hale gelebilir. Gerçi DKSD bagajı, birikimleri ve ilkeleri itibarıyla benzer gelişmelere hazırlıklı.
Ne demek istiyorum; DKSD faaliyetlerini kalıcı olmasına özen göstererek, düzenli planlamalarla köylere ve gençlere taşımalı. Konser yapılacaksa oralarda, tiyatro okulu olacaksa oralarda, seramik atölyeleri, fotoğrafçılık kursları, belgeselcilik eğitimi, kitap okuma grupları, resim atölyeleri…vb. araçlarla çepere yönelinmeli. Bunları söylerken geçmiş dönemlerde hep konuştuğumuz, bizzat alanlarının uzmanları tarafından önerilmiş ve sorumluluk almaya hazır olduklarını ifade eden bir birikime inanarak söylüyorum. Hem potansiyel, hem de elini taşın altına koymaya hazır birçok sanatçının varlığından cesaret alarak söylüyorum. Koşullara uygun periyodlarda kalıcı organizasyonlarla. Kent merkezine sıkışıp kalınmamalı. Bunları söylerken kent merkezini ya da orada yapılan etkinlikleri küçümsediğim anlamı çıksın istemem. Tam tersine.
Bir yanlış anlamaya meydan vermemek açısından belirtmek ihtiyacı duyuyorum. Söylediklerim, bir toplum kesiminin-son yıllarda Datça’ya göç eden ve etmeye de devam eden- beğenilerinin, beklentilerinin hesaba katılmaması gerektiği anlamını da içermez. DKSD seçici ve halkçı bir düzlemde bu kesimlerin beklentilerini de karşılamalı tabii ki. Siz karşılamazsanız onlar kendilerine bir yol bulur, bulacaktır da zaten. Ben sadece DKSD’nın önündeki ELİTİST bir kültür/sanat anlayışına evrilme tehlikesine işaret ediyorum, belki de bir kuruntu olarak. Bakınız Bodrum ve Marmaris’teki olumsuz gelişme ve örnekler.
DKSD imeceyi esas alacak ve ücretsiz etkinlikler yapacak derken Datça’nın özgünlüğünden güç alıyordu. Datça Bodrum’a Marmaris’e benzemesin derken kasıt salt betonlaşma, doğanın tahribi kaygısı taşımıyordu. Aynı zamanda Datça’nın yüz yıllar öncesine dayanan gelenek ve göreneklerinin, kültür, sanat ve sosyal yaşamının betonlaşmaması, tahrip edilmemesi, gelecek nesillere kendi özgünlüğü içinde aktarılması kaygısı taşıyordu. Taşımalıdır. Datça ‘başka’dır, başkalığından, özgünlüğünden güç alarak bu devasa gelişmenin içinde yer almalıdır. Soru şudur; kent merkezli kolonyalistlerin(!)/yeni göçmenlerin ihtiyaçları mı yolumuzu belirleyecek, yoksa Datça özgünlüğüne ayağını basan halkçı, sentezi hedefleyen harmanlanmış bir kültür, sanat faaliyeti mi?
‘Geçmiş olsun’ diyebilirsiniz, ‘ne özgünlüğü, özgünlük mü kaldı’ diyebilirsiniz, ‘bunlar kuruntu’ da diyebilirsiniz. ‘hadi canım sende’de diyebilirsiniz. Ama ‘biz deneyeceğiz, denemeliyiz’de diyebilirsiniz. Seçim DKSD emektarlarının. Gelecek festivallerde daha kapsayıcı ve Datça’nın yerelliğini de harekete geçirmiş festivallerde buluşmak üzere. DKSD emekçilerine kolay gelsin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder