21 Şubat 2017 Salı

‘EVET’ CENAHINDA ŞANZIMAN DAĞILMIŞ DURUMDA!



Her kafadan bir ses çıkıyor. Kimisi  kesin zaferden emin değil, kimisi tam tersi sonuçlar çıkabileceği ihtimalini acıklı bir şekilde ısrarla dile getiriyor. Yeminli tetikçilerin bütün saldırılarına rağmen ‘aman dikkat’ seviyesinde de olsa uyarılarını sürdürüyorlar. Yandaş kamuoyu kuruluşlarının bazıları ‘hayır’ın önde olduğunu itiraf ederken, diğerleri ancak ‘başabaş’ bir durumdan söz ediyorlar. Hatta kimileri bir ‘olağan dışı’ sürecin bahane edilerek referandumun ertelenebileceğinden bile söz edebiliyor. Kimse yeni müttefikleri MHP’nin seçmen kitlesine güvenmiyor. Haksız da değiller. Nitekim MHP’li muhalifler bir çok ünlü ülkücünün katılımıyla  güçlü bir ‘hayır’ toplantısıyla kampanyayı başlattılar.

Reis’in sahaya çıkmasıyla her şeyin düzeleceğine(!) olan inanç da sarsılıyor. Reis programlarını iptal ediyor. O da ‘hayır’cılarla terörizmi aynılaştırma retoriğinden ‘CHP’li ve hatta HDP’li kardeşlerim’ üslubuna sıçrıyor, onun da kafası karışık. Umre kıyafetiyle arz-ı endam ediyorsunuz, ‘bu bir rejim değişikliği değildir, sistem değişikliğidir’ diyorsunuz, sonra ağzınızdan ‘gücü tek elde topluyoruz’ sözünü kaçırıveriyorsunuz.

Özgüvenli, ortak, inançlı bir kampanya dili tutturabilmiş değiller. ‘Evet’i ‘hayır’cıların ne kadar kötü ve tehlikeli olduğunu ısrarla dile getirerek hakim kılabileceklerini sananlar hala baskın. Daha doğrusu getirdikleri anayasa değişikliği teklifini savunabilecek pozitif bir duruşa sahip değiller. Bazıları ‘pozitif kampanya yapılmalı’ diyor, ısrarla, ama olmuyor olamıyor. Çünkü ortalıkta ‘el içinde savunulabilecek’ bir şey yok. Kazanma ihtimalleri ancak tozu dumana katarak, gürültüye ve boğuntuya getirebilme performansına bağlı. Sanki bir çoğu da ‘inanmıyor’ gibi ya da içten içe ‘bu kadarı da fazla mı acaba’ diye düşünüyorlar. Öyle ya ‘reis’in yarın nasıl bir tutum alacağı, kimi hedef tahtasına oturtacağı belirsiz. Bir şey söylüyorsunuz, o cepheden halisane duygularla ya bizzat reisin ya da kalemşörlerin dizginsiz saldırılarına maruz kalıyorsunuz.

O cenahtan birileri ‘evet’ kazanamazsa, iç savaş çıkar tehditleri savuruyor, mafyatik örgütlü simalar da ‘hayır’cıları sokakta beklediklerini(!) ifade ediyorlar. Gaza gelen gençler de silahlarla resim çektirip dolaşıma sokuyorlar. Dünür silahtan sözediyor, ‘Halkın Özel Harekatı (HÖH) arabaları da yeniden sokaklara sürülüyor.

Devletin kurumları da-belki de artık AKP’nin kurumları demek daha doğru- sanki ‘hayır’ cephesini güçlendirmek üzere seferber olmuş durumda. Kimi valiler, kaymakamlar, Cumhuriyet Savcı yardımcıları, MEB il ilçe müdürleri, bürokratlar hiçbir endişe duymadan ‘evet tercihlerini’ kamuoyu ile paylaşıyorlar. Hatta imamlar, müezzinler…

KHK’larla binlerce insan işinden gücünden edilip itiraz hakları elinden alınmış bir şekilde önce sokağa, yetmiyor hapise atılıyor. Ülkenin gözbebeği saygın üniversiteler bir yandan YÖK ve işbirlikçileri tarafından bilim insanlarından ‘temizleniyor’. Üstelik kimi iktidar dostları cenahından bile ciddi ve feryat halinde tepkilere yolaçacak şekilde Cübbeler postallarla çiğneniyor, Yaşlı, genç bilim insanları hocalar gaza boğuluyor, darp ediliyor. Sonra da çıkıp-alay eder gibi- ‘hata varsa düzeltilir’, ‘haksızlığa uğradıklarını düşünenler devlete başvursunlar’ diyorsunuz. Bazı valilikler gösterileri, toplantıları çeşitli bahanelerle yasaklıyor. Sokağa çıkan ve ‘hayır’ bildirisi dağıtanlar gözaltına alınıyor.

Parlamentonun 59 vekilli üçüncü büyük partisinin eş başkanlarını, 10 vekilini gülünesi iddianamelerle içeri atıyor, yüzlerce yıllık yargılamalara maruz bırakıyorsunuz. Vekillerin kimilerini ön kapıdan bırakıp, arkadan tekrar tutukluyorsunuz. Sanki Çin işkencesi… Artık köseleye dönmüş vicdanları bile kanatacak yöntemlerle… On binlerce üyesini, sempatizanını gözaltına alıyor, 5 binini tutukluyorsunuz. Eş başkanlardan birinin vekilliğini düşürüyorsunuz. Amaç HDP’yi fiilen kapatmak..

En etkili muhalif gazete Cumhuriyetin yazar ve yöneticilerini, onlarca gazeteciyi aylardır iddianamelerini bile hazırlamadan içeri atıyorsunuz Muhalif medya organını çocuk TV’lerine varıncaya kadar kapatıyorsunuz.

Zorbalıklar saymakla bitecek gibi değil.

Bu ülkenin yurttaşları mesajınızı alıyor; siz diyorsunuz ki, ‘hele bir referandumda ‘evet’ kazansın siz bizi o zaman görün. Bu yaşadıklarınız ne ki!’  Ama emin olun, bu mesajınızın ‘evet’ beklentinize tam tersi bir katkısı olacak.

Şapkada tavşan kalmadı mı ki? Tabii ki değil. ‘Osmanlı da oyun bitmez’ derler. Aslında  o ‘tavşanlar‘ da sır değil. Kandil’e, Şengal’e sefer, Suriye’de girilen savaş macerasının sıçratılması…vb. Ve bu dolayımda mehter marşları eşliğinde, miğferli resimler ve kahramanlık türküleriyle yaratılacak kesif bir milli seferberlik havası, şovenizm dalgası. Bu hazırlıklar içinde olanlara 1974 yılında Kıbrıs ‘zaferini’ oya tahvil etmek isteyen Ecevit’in başına gelenleri hatırlatmak gerekir.



Hülasa ‘evetçi’ cenahın vardığı nokta Binali Yıldırım’ın grup toplantısında yaptığı ülkücü işareti. Komik değil mi? Tüy diker gibi. Bir çoğumuz hemen Kılıçdaroğlu’nun Ekmeleddin kampanyası sürdürürken seçim otobüsünden verdiği fotoğrafı hatırlamadık mı?  Sizce ülkücüler ne düşündüler dersiniz?    

1 yorum:

  1. ‘EVET’ CENAHINDA ŞANZIMAN DAĞILMIŞ DURUMDA!
    AMA;
    YA MUHALEFET, YANİ “HAYIR” CEPHESİ???

    Sadece şanzıman dağılmamış, kaporta dökülüyor.
    Lastikler kabak ve havası inik,
    Rot balans ayarı da yok.

    Araba giderken yalpalıyor zikzaklar çiziyor, arabaya binecek yolcuya pek güven vermiyor, tereddüt yaratıyor.

    Aracın güzergah tabelası flu, sanki gidilecek yer belirsiz gibi, yada okunamıyor, net olarak anlaşılır değil,

    Eğri-büğrü “iliştirilmiş” gibi duran bir silik “HAYIR” var. Açık ve net bir istikamet yok gibi.

    “HAYIR” sonra insanların hayatında bu güne göre neler değişecek? Özellikle başı kapalı “bacıların” tekrar devlet dairelerinden üniversitelerden kovulacaklar mı?
    Ya işçi ve emekçilerin, küçük esnafın ve az topraklı veya topraksız köylünün hayatında olumlu ne gibi değişiklikler olacak?
    Bunlara ne inandırıcı yatılar ve çözümler yok.

    Yada EVET sonrası olası olumsuz değişiklikler?…

    Sanki direksiyonda, güven veren, “yolu bilen, usta bir sürücü” yok.

    Arabaya doluşmuş birkaç kişide hep beraber direksiyona saldırmış kendine göre bir yöne çevirmeye çalışıyor.

    Manzara-i umumiye dışarıdan böyle görülüyor.

    YanıtlaSil

‘SOL’ ASLINDA ÖLÜ MÜ?

  “….Ümit ve sevk kırıcı olan şey ise, solun böyle bir ortamda bu denli güçsüz, biçare ve zavallı halde oluşudur. “…Solun /solcuların konuş...