24 Mart 2016 Perşembe

HDP 'yeni' Anayasa ve hayaller

18.02.2016 

Üyesi olduğum partimin yöneticilerinden özel bir ricam var. Lütfen şu ‘Anayasa Uzlaşma Komisyonu’ adı altında sürdürül(me)meye çalışılan ‘maskeli balo’ ucuz piyesinin katılımcısı olmaktan bir an önce vazgeçelim. Neden mi? Şunlardan:

-Meclis çoğunluğuna sahip siyasi aktör AKP’nin ‘yeni anayasa’ diye bir derdi yok. Onların derdinin başkanlık rejimini-yani tek adam rejimini- anayasal bir statüye kavuşturmak olduğu çok açık. Siz de bunu biliyorsunuz. Erdoğan oligarşisi şu anda ‘topal ördek misali’ ortada kalmış olan siyasi pozisyonunu anayasal bir çerçeveye oturtarak sağlama  almak zorunda. Özgürlükler ya da demokrasi gibi kaygılar taşıdığı konusunda zerre miskal bir umudu olan varsa kafayı bulmak için ne kullandığını bize de tavsiye etmesini dilemekten başka çaremiz yok.

-Öte yandan şu AKP iktidarının 13 yıllık serencamına bakıldığında ya da şu son yedi ayda yaşadıklarımız hatırlandığında ve faşist uygulamaların azgın bir şekilde ve artarak sürdürüldüğü dikkate alındığında kim ‘buradan ve bu partiden olumlu ve iyi bir şey çıkabilir’e ikna edilebilir ki? Memleketi uçuruma sürükleme faaliyeti sırasında arada bir de ‘elimiz değmişken bu memlekete de şöyle dört başı mamur bir anayasa kazandıralım’ fikriyatı ne kadar inandırıcı olabilir? Demem o ki çürütmeden saklamak istediğin eti buzdolabına koymak zorundasın. AKP’nin elektrik fırınına değil.

-‘İstemezükçü’ MHP’nin özgürlükler ve demokrasi üzerine zinhar hiçbir kaygı taşımadıkları çok açık! Daha da ötesi Erdoğan oligarşisine zor zamanlarda payanda olmaktan vakit bulup bu ulvi(!) görüşmelere yoğunlaşabileceklerini de düşünmek mümkün değil. Yoğunlaşırlarsa da oradan ne çıkacağı ya da çıkamayacağı çok ama çok açık.

-CHP ise Kürd’ün lolosu gibi ‘ilk dört madde’ diye tutturmuş gidiyor. Değiştirtmem de değiştirtmem makamında. İlk dört madde dediği şeyin özeti ise çok açık ve net olarak ‘Türk Milleti’ tanımına halel getirtmemek. Devletin temellerinin bu tanım etrafında düzenlemesinin devam etmesi. Başlıca kaygıları bu! Hadi ne ayıp edelim ne haksızlık. Diyelim ki demokratik ve seküler yaşam üzerine kaygılarının samimiyetinden kuşkulanmaya hakkımız yok. Diyelim ki her şeye rağmen ‘tek milleti’ işaret eden anayasa tanımının değiştirilmesinde de ikna olabilirler-hani diyorum- ama Baykal gibi her seferde başını kaldıran takozlar buna imkan verir mi?

-Senin iyi niyetinden ve samimiyetinden kuşkum yok sevgili partim tamam. Biliyorum ki arzu ettiğin seküler-demokratik ve halklar arasında eşit haklar temelli bir anayasa inşa etmek. Ama maalesef arzularla gündelik gerçekler bugün olduğu gibi denk düşmüyor. AKP’nin sopasını ve kurşununu sırtının derinliklerinde hisseden akademisyenden işçisine kadar kimsenin güncellik temelinde gündemi de bu değil. Ha keza Kürd'ün de Türk'ün de! Ha iyi de bütün bu gerçekliklere rağmen ısrar etmekte masaya oturmakta ne sakınca olabilir diyorsan şu olabilir:

. İstikşafi görüşmeleri hatırlar mısın? Hani CHP’nin elinin kolunun bağlanarak masaya oturtulduğu şu ‘koalisyon görüşmelerini’. CHP narkozun etkisinden çıktığında atı alan Üsküdarı geçmişti. Ülke çapında yoğun baskılarla dolu bir 45 günden sonra şartlar olgunlaştırılıp erken seçim kararı alınmıştı bile. CHP ne olup bittiğini açıklayamaz halde ortaya çıkan abukluğa rıza göstermek zorunda kaldı. Hala biz 45 gün boyunca ne konuştular bilmiyoruz. CHP’ye de AKP kurmaylarının çoktan planladığı sonucu ‘delikanlıca’ kabul etmek kaldı. CHP 45 gün ‘avara kasnak’ gibi kurnaz AKP tarafından dolaştırılıp durmuştu. Bu acı çok taze olduğu için CHP yoğurdu üflüyor. Partimin bu duruma düşmesini istemem.

. Erdoğan oligarşisi bir illüzyon yaratma peşinde. Yapay meşguliyet alanları yaratarak. Amaç belli. Önünde sonunda tek adam rejiminin anayasal alt yapısının taslağını o yada bu yolla kurumlaştırmak istiyor. Bu illüzyonun yaratılmasına figüran olmamak gerek…Hele hele CHP’siz.
Gün faşist kurumlaşmaya karşı direnmek ve bütün muhalif toplum kesimleri ve siyasa ile birleşerek BARIŞ bayrağı etrafında özgürlük ve demokrasi kavgası vermektir.
Yeni anayasa ise bir başka bahara…


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

‘SOL’ ASLINDA ÖLÜ MÜ?

  “….Ümit ve sevk kırıcı olan şey ise, solun böyle bir ortamda bu denli güçsüz, biçare ve zavallı halde oluşudur. “…Solun /solcuların konuş...