18.02.2016
Üyesi
olduğum partimin yöneticilerinden özel bir ricam var. Lütfen şu ‘Anayasa
Uzlaşma Komisyonu’ adı altında sürdürül(me)meye çalışılan ‘maskeli balo’ ucuz
piyesinin katılımcısı olmaktan bir an önce vazgeçelim. Neden mi? Şunlardan:
-Meclis
çoğunluğuna sahip siyasi aktör AKP’nin ‘yeni anayasa’ diye bir derdi yok.
Onların derdinin başkanlık rejimini-yani tek adam rejimini- anayasal bir
statüye kavuşturmak olduğu çok açık. Siz de bunu biliyorsunuz. Erdoğan
oligarşisi şu anda ‘topal ördek misali’ ortada kalmış olan siyasi pozisyonunu
anayasal bir çerçeveye oturtarak sağlama almak zorunda. Özgürlükler ya da
demokrasi gibi kaygılar taşıdığı konusunda zerre miskal bir umudu olan varsa
kafayı bulmak için ne kullandığını bize de tavsiye etmesini dilemekten başka
çaremiz yok.
-Öte
yandan şu AKP iktidarının 13 yıllık serencamına bakıldığında ya da şu son yedi
ayda yaşadıklarımız hatırlandığında ve faşist uygulamaların azgın bir şekilde
ve artarak sürdürüldüğü dikkate alındığında kim ‘buradan ve bu partiden olumlu
ve iyi bir şey çıkabilir’e ikna edilebilir ki? Memleketi uçuruma sürükleme
faaliyeti sırasında arada bir de ‘elimiz değmişken bu memlekete de şöyle dört
başı mamur bir anayasa kazandıralım’ fikriyatı ne kadar inandırıcı olabilir?
Demem o ki çürütmeden saklamak istediğin eti buzdolabına koymak zorundasın.
AKP’nin elektrik fırınına değil.
-‘İstemezükçü’
MHP’nin özgürlükler ve demokrasi üzerine zinhar hiçbir kaygı taşımadıkları çok
açık! Daha da ötesi Erdoğan oligarşisine zor zamanlarda payanda olmaktan vakit
bulup bu ulvi(!) görüşmelere yoğunlaşabileceklerini de düşünmek mümkün değil.
Yoğunlaşırlarsa da oradan ne çıkacağı ya da çıkamayacağı çok ama çok açık.
-CHP
ise Kürd’ün lolosu gibi ‘ilk dört madde’ diye tutturmuş gidiyor. Değiştirtmem
de değiştirtmem makamında. İlk dört madde dediği şeyin özeti ise çok açık ve
net olarak ‘Türk Milleti’ tanımına halel getirtmemek. Devletin temellerinin bu
tanım etrafında düzenlemesinin devam etmesi. Başlıca kaygıları bu! Hadi ne ayıp
edelim ne haksızlık. Diyelim ki demokratik ve seküler yaşam üzerine
kaygılarının samimiyetinden kuşkulanmaya hakkımız yok. Diyelim ki her şeye
rağmen ‘tek milleti’ işaret eden anayasa tanımının değiştirilmesinde de ikna
olabilirler-hani diyorum- ama Baykal gibi her seferde başını kaldıran takozlar
buna imkan verir mi?
-Senin
iyi niyetinden ve samimiyetinden kuşkum yok sevgili partim tamam. Biliyorum ki
arzu ettiğin seküler-demokratik ve halklar arasında eşit haklar temelli bir
anayasa inşa etmek. Ama maalesef arzularla gündelik gerçekler bugün olduğu gibi
denk düşmüyor. AKP’nin sopasını ve kurşununu sırtının derinliklerinde hisseden
akademisyenden işçisine kadar kimsenin güncellik temelinde gündemi de bu değil.
Ha keza Kürd'ün de Türk'ün de! Ha iyi de bütün bu gerçekliklere rağmen ısrar
etmekte masaya oturmakta ne sakınca olabilir diyorsan şu olabilir:
.
İstikşafi görüşmeleri hatırlar mısın? Hani CHP’nin elinin kolunun bağlanarak
masaya oturtulduğu şu ‘koalisyon görüşmelerini’. CHP narkozun etkisinden
çıktığında atı alan Üsküdarı geçmişti. Ülke çapında yoğun baskılarla dolu bir
45 günden sonra şartlar olgunlaştırılıp erken seçim kararı alınmıştı bile. CHP
ne olup bittiğini açıklayamaz halde ortaya çıkan abukluğa rıza göstermek
zorunda kaldı. Hala biz 45 gün boyunca ne konuştular bilmiyoruz. CHP’ye de AKP
kurmaylarının çoktan planladığı sonucu ‘delikanlıca’ kabul etmek kaldı. CHP 45
gün ‘avara kasnak’ gibi kurnaz AKP tarafından dolaştırılıp durmuştu. Bu acı çok
taze olduğu için CHP yoğurdu üflüyor. Partimin bu duruma düşmesini istemem.
.
Erdoğan oligarşisi bir illüzyon yaratma peşinde. Yapay meşguliyet alanları
yaratarak. Amaç belli. Önünde sonunda tek adam rejiminin anayasal alt yapısının
taslağını o yada bu yolla kurumlaştırmak istiyor. Bu illüzyonun yaratılmasına
figüran olmamak gerek…Hele hele CHP’siz.
Gün
faşist kurumlaşmaya karşı direnmek ve bütün muhalif toplum kesimleri ve siyasa
ile birleşerek BARIŞ bayrağı etrafında özgürlük ve demokrasi kavgası vermektir.
Yeni
anayasa ise bir başka bahara…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder