12 Ocak 2016 Salı

Demokrasi mücadelesinin sorunu, artık AKP'den çok Erdoğan oligarşisi mi?

04.03.2015
17-25 Aralık'la başlayan sürecin yeni yeni tartışılmaya başlanan ve giderek başat bir özellik haline geleceği kuvvetle tahmin edilen bir karakteristiği var. Kimi yorumcuların 'AKP Erdoğan'ın ağırlığı altında eziliyor', kimilerinin 'Erdoğan artık AKP için taşıması zor bir yük haline geliyor', başka birilerinin de 'AKP içinde homurtular var' diye içeriklendirdiği yorumlardan söz ediyorum.
Bu yorumlar birçok gözlem üzerinde şekilleniyor. Erdoğan ile başbakan arasındaki basına yansıyan yansımayan, görünür ya da görünür olmayan çelişkiler bunların en önde gelenleri. Yolsuzluk iddiaları komisyonunda yaşananlar, Davutoğlu'nun 'şeffalık Yasası' teklifinin Erdoğan'ın baskısıyla askıya alınmış olması, MİT Başkanının Erdoğan'a rağmen istifası ve Davutoğlu'nun onayıyla AKP'den aday olması, İç Güvenlik Yasa Tasarısı konusunda AKP grup başkan vekillerine kadar uzandığı iddia edilen tereddüt iddiaları,  Merkez Bankası başkanının Erdoğan tarafından defalarca 'hain' imalarına varana kadar suçlanması karşısında Babacan ve Davutoğlu'nun direnci, Erdoğan'ın neredeyse bir saplantı haline getirdiği ve her vesileyle vurguladığı 'başkanlık sistemi' konusunda Davutoğlu'nun mırın kırın etmesi ve açık ve net bir destek açıklamaması, AKP'nin üç kurucusundan biri olan eski cumhurbaşkanı A. Gül'ün 'Türk tipi başkanlık sistemi olmaz' açıklaması bu gözlemlerin bazı kalın çizgileri. Öte yandan Erdoğan'ın en yakınlarından(!) ekibini oluşturması, Davutoğlu hükümetinin içine yerleştirdiği iddia edilen 'başkanın adamları'..vb. Muhtemel bir volkanik patlamanın ön işaretleri gibi görünüyor.
Şurası çok net. Artık 'kutsal dava', her geçen gün daha fazla Erdoğan, ailesi ve en yakın çevresinin, bir anlamda Erdoğan oligarşisinin bekası, esenliği ve güvenliği temelleri üzerinde yükseliyor. Bu kutsal dava(!) çerçevesinde yasal tedbirler alınıyor, anayasal tedbirler planlanıyor, kurumlar biçimlendiriliyor. AKP ARAÇSALLAŞTIRILIYOR, DEVLET ARAÇSALLAŞTIRILIYOR, 'DAVA' ARAÇSALLAŞTIRILIYOR. AKP bütün organlarıyla işlevsizleştiriliyor, giderek artan bir hızla. Artık saray, saray erkanı ve aile ve yakın akrabalar siyaset yapımının merkezi, toplumsal mühendisliğin merkezi haline getiriliyor. Medya muhtemel çatışmalara karşı saray tarafından yeniden tanzim ediliyor. Saray Erdoğan oligarşisinin yeni tahkimat merkezi.
17-25 Aralık'ta Türkiye toplumunun bağrında görünür görünmez derin izler bırakan 'yolsuzluk soruşturmalarıyla' başlayan bu süreç ve son gelişmeler yüce dava adına katlanılır olsa da AKP kadroları, hatta kimi liderleri ve seçmen tabanında giderek daha fazla memnuniyetsizliğe yolaçıyor. Artık sorun volkanın ne zaman patlayacağı sorunudur, sanki! Yani seçimlerden önce mi, yoksa seçimlerden sonrasına sarkar mı? Oligarşinin merkezinin gergin ve tahammülsüz kişiliğinin her zaman patlamaya hazır bir potansiyel olduğu defalarca tecrübe edilmiş olsa da, sürecin seçim sonrasına kalabileceği şimdilik daha güçlü bir olasılık.
Öyle ya da böyle artık bu terazinin bu sıkleti çekemeyeceği noktaya doğru hızla yol alıyoruz. Gezi direnişi, Kürt siyasi direnişi potansiyelleri ve emek-demokrasi güçleri oligarşiye karşı demokrasi mevzilerini tahkim ediyorlar. Erdoğan oligarşisine karşı en etkili darbeyi 7 Haziran seçimleri vuracak. HDP'nin barajı aşması, Erdoğan oligarşisinin hayallerini yerle yeksan edecek gelişme olacaktır. Başkanlık sistemine doğru yürüyen Erdoğan salt çoğunluktan bile olabilir. Bu halk bunu bir çok kez başardı. 7 Haziran'da niye olmasın?

CENGİZHAN GÜNGÖR 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

‘SOL’ ASLINDA ÖLÜ MÜ?

  “….Ümit ve sevk kırıcı olan şey ise, solun böyle bir ortamda bu denli güçsüz, biçare ve zavallı halde oluşudur. “…Solun /solcuların konuş...