HDP’ye oy vereceğim. Bunun nedenlerini paylaşmadan önce oy verme
motivasyonumun nelerden kaynaklanmadığını izah etmeliyim.
HDP’ye;
-Asgari ücreti 1.800 TL yapacağı,
-Gençlere 200 TL’lik Yaşam Kartı sağlayacağı,
-Seçme yaşını 16’ya, seçilme yaşını 18’e indireceği,
-YÖK’ü ve Diyanet İşleri Başkanlığı’nı kaldıracağı için,
-Seçim barajını kaldıracağı için,
-Farklı inanç sistemlerinin özgürce ve eşit bir şekilde yaşamalarını
garanti altına alacak tedbirler önerdiği için,
-Kadın özgürlüğü ve eşitliğini programlarında-daha da ötesinde parti
yaşamında kuvvetli göstergeleri olduğu halde- kuvvetle vurguladıkları için,
-Çocuk hakları ile ilgili savundukları program için,
-Çatışmasızlık ortamının stepnesi oldukları için,
-…vb bir çok, gerçekten radikal bir demokrasi perspektifi ifade eden somut program
maddeleri sunduğu için, oy vermeyeceğim.
Yukarıda saydıklarımı önemsiz gördüğüm için değil tabii ki. Çok önemli,
kuşkusuz. Ayrıca dünyanın görece demokratik hiçbir ülkesinde
görülmeyen aşağılık ve lanet seçim barajının işlevsiz kılınacak olmasını da
tabii ki çok önemsiyorum.
Ama benim nedenlerim farklı…
Ben HDP’ye memleketimi çok sevdiğim için oy vereceğim. Ülkemizin yeniden
bir kaosa sürüklenmesi ihtimalini engellemek ve belki de bir iç savaşa
yuvarlayabilecek gelişmeleri tetiklememek için oy vereceğim. Çünkü ben bu
devleti, militarist-savaşçı karakterini; savaşarak, ölerek ve öldürerek
büyümüş bir neslin varlığını çok iyi biliyorum. Bu ülke insanlarının çektiği
acıların son bulması umudunun devam edebilmesi için oy vereceğim.
HDP’nin parlamentoya girememesi dünyanın sonu değil elbette. Nice
badirelerden geçerek bugünlere gelmiş demokrasi ve özgürlük mücadelesi bir
şekilde kendi mecrasını yaratacak kanallar açarak yoluna devam edecektir,
kuşkusuz. Nitekim HDP yöneticileri de böylesi bir ihtimal gerçekleştiğinde
muhtemel kaos ortamının kesinlikle bir parçası olmayacaklarını, sivil siyasete
inançla ve radikal demokratik mücadelelerle devam edileceğini söylüyorlar.
Bunun da hiçbir önemi yok.
Kürtlerin özellikle gençlerinin eli böğründe ve havada kalmasın diye-Kürt
olmayan bir vatandaş olarak- HDP’ye oy vereceğim. 1991 yılından beri HEP’ten
DEP’e, HADEP’ten DEHAP’a bir çok partilerinin kapatılmış, siyasetçilerinin
yıllarca hapis ve sürgün hayatına mahkum edilmiş olmasına rağmen; inatla ve
ısrarla sivil siyasette yer alma çabalarından birgün bile geri durmadıkları
için, bu umut bir kez daha akamete uğramasın diye HDP’ye oy vereceğim.
HDP’nin bu lanet barajı aşamamasının HDP yöneticilerinden tamamen bağımsız
olarak çatışmasızlık ortamını, göreli barış ortamını daha da kırılgan bir hale
getireceğini bildiğim için HDP’ye oy vereceğim.
Kürt siyasetinin, yakınlarda vefat etmiş ileri gelenlerinden Şerafettin
Elçi, bir TV mülakatında ‘bizim nesil belki de anlaşılabilecek son nesildir’
diyerek çok önemli bir olguya parmak basmaya çalışmıştı. Kürt gençlerinin bu
ülkeye bağlılıklarının ve duydukları inancın dipdiri kalmasının önemli bir
yolunun parlamentoda temsil edilebilmek olduğunu çok iyi biliyorum.
HDP’nin Kürt yöneticileri Kürt gençlerinin olduğu kadar ülkemizin de bir
şansıdır. Bu gerçeği Türkiye’li sosyalistler büyük ölçüde görüyor ve HDP’ye
destek oluyorlar. Son CB seçimlerinde daha da geniş seçmen kesimlerinin
kucaklayıcı tutumları bir kez daha test edilecek, 7 Haziran’da.
Bakalım bu ülkenin vatandaşı seçmenler bu gerçeği ne kadar görüyor? Çığlığı
duyuyor mu? 7 Haziran akşamı öğreneceğiz…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder