POLİTİKA
13.11.2015
Deniyor ki; 'AKP ile HDP/PKK arasında süregelen bu kirli savaşta solcular
taraf olmamalı'.
Belki de bir devlet katliamına dönüşmüş savaş karşısında geniş sol
kesimlerin en azından ortak nefreti ortadayken bu 'orijinal' fikrin üzerinde
durmak yersiz gibi görünebilir. Ancak bu fikrin çağrıştırdıklarıyla birlikte
birkaç noktaya değinmeden edemedim.
-El çabukluğu ile HDP ile PKK arasına eşit işareti çekerek konuşmak; bir
yandan Erdoğan Oligarşisinin devlet söylemini, MHP söylemini, diğer yandan
Vatan Partisi-SÖZCÜ gazetesi söylemini hatırlatmasını bir kenara koyalım. Ve
sadece bu söylemin asıl hedefinin HDP olduğu gerçeğinin altını çizerek geçelim.
-Aslına bakarsanız devlet aklının temelde ve esas olarak PKK ile pek bir
derdi olmadı. Onlarla savaşarak süreci düşük yoğunluklu bir savaş düzeyinde tutabileceklerini
ve ezebileceğini hesap ediyordu.. Ne var ki, 9O'ların başından itibaren
silahsız Kürt oluşumunun Parlamentoya ve demokratik kurumlara tutunma çabası
içine girmesi devlet aklının nevrini döndürdü. HEP, DEP(milletvekilleri 10 yıl
hapis yattılar), HADEP, DEHAP, DTP, BDP..gibi parlamenter mücadeleye odaklanmış
kurumlar topyekün saldırılara maruz kaldılar.Hemen hepsi kapatıldı,
yöneticileri hapis cezalarına çarptırıldılar, faili meçhullere kurban gittiler.
-Silahsız-siyasi kurumların bu ölçüde hedef alınmasının nedeni çok basit
aslında. Bu oluşumlar Türkiye'nin batısına açılan köprülerdi. Ve devlet aklının
bundan ödü koptu. Her şeye rağmen parlamenter mücadeleye tutunma çabaları ve
taleplerinin Türkiye sathında giderek genişleyen halkalar halinde yankı bulması
esas korkulacak noktaydı onlar için. Ve dikkat ediniz barışçıl çabalar
içindeki kurumlar, aydınlar ve daha da çok batıdan uzanan destek elleri
acımasız bir baskının hedefi oldular, yıllardır.
-HDP bu açıdan bir zirve, tabii ki. Yukarıda saydığım oluşumların
kıramadığı çemberi HDP kırmayı becerdi. Ve %10 barajını aşarak parlamentoya
girdi. İlk defa Türkiye'nin geniş sathında bir sempati halesi yaratmayı ve en
azından 'yahu bu adamlar-kadınlar da çok da kötü olmayabilirler' algısı
uyandırmayı becerdi.
-Film nerede koptu biliyor musunuz? Aslında onlar uzun ve kıyasıya
mücadeleler karşısında ortaya çıkan ve 20-30 kişilik muhalif milletvekilleri
grubuna razı olmuş gibiydiler yada öyle görünüyorlardı. Bu anlamda bir takım
talepleri de karşılamakta-TV yayını- gibi bir beis görmediler. Ne zaman ki HDP
hedef büyüttü-yani parti olarak seçimlere girmeyi ve barajı zorlamayı-
kararlaştırdı, pandomim koptu. Artık bu kadarı da fazlaydı. Bu duruma
katlanılamazdı. Hele bir de 'seni başkan yaptırrmayacağız' şiarı benimsendi ve
doğusuyla batısıyla geniş kesimler arasında yankı buldu; artık bu gidişata dur
denilmeliydi. Düğmeye basıldı.
-Haziran seçimlerine giderken HDP'nin 400'ü aşkın saldırıya uğraması,
Mersin ve Adana'daki bombalama teşebbüsleri ucuz atlatılırken, seçimlerden iki
gün önce Diyarbakır mitinginde patlayan bomba bu basılan 'düğmenin' pratik
yansımaları olarak tarihe kazındı. Güvenlik güçlerinin sessiz kaldığı,
izlemekle yetindiği ve bindirilmiş kıtalar tarafından gerçekleştirilen bu
saldırılara, iktidar sahiplerinin koro halinde PKK ve HDP'yi terörist
göstermeye çalışan kara propagandaları eşlik etti.
-Aslında bu süreç devam ediyor. 7 Haziran seçimlerinden hemen sonra HDP'ye
yönelik kara propaganda yoğunlaştırılırken, nispeten tarafsız olan medya da
paralize edilip susturulurken Kürt il ve ilçelerine yönelik sokağa çıkma
yasakları altında yoğun saldırılar başlatıldı. Hedef aslında ezici bir oy
çoğunluğuyla tercihini HDP'den yana kullanan ilçeler ve mahalleler idi.
Türkiye'nin metropollerinde de HDP'li avına çıkıldı, gözaltılar ve
tutuklamalarla. Kitlesel katliamlara neden olan canlı bombaların önü açıldı.
Korkunç bir korku iklimi oluşturuldu.
Neden Ankara, Neden Suruç? Bu sorunun cevabı bizi gerçeğe ulaştırır.
Aslında canlı bombalar HDP'yi ya da Kürtleri hedef almıyordu. Onların hedefi,
en geniş anlamda Türkiye muhalefetinin HDP'ye yönelik dayanışma çabaları ve bu
dayanışmanın taşıyıcısı eylemcilerdi.
HDP bütün Türkiye'ye açılan bir gönül kapısı, barış eli ve köprüsü olarak
iktidar sahiplerinin yüreğine korku salmaya devam ediyor. Her şeye rağmen!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder