19 Ekim 2014 Pazar

Bu devlet yapılanması çürümüş… Yalan mı?

Bu devlet yapılanması çürümüş… Yalan mı?

Bu devlet yapılanması çürümüş… Yalan mı?
04.12.2013 00:11:28


Ne anladık?
‘Ayıklamak neylesin od ile yakmayınca’ Anonim

Manzaraya bakar mısınız?
20 gündür Türkiye; ‘dershaneler’ meselesiyle meşgul. Müthiş bir kapışma… Medya üzerinden, örgütler üzerinden, parlamento ve devlet bürokrasisi üzerinden…
Dershanelerle hiçbir alakası olmayan bu ‘dershaneler’  kapışmasının üzerine o kadar çok şey yazıldı ve söylendi ki; bu yazının konusu yeniden bu mesele olmayacak.
Benim derdim başka.
Artık her şey ayan beyan. Karnından konuşanlar artık dobra dobra cepheden konuşuyorlar, yazıyorlar. Bize diyorlardı ki, ‘cemaat aslında bir sivil toplum örgütü’, ‘medeniyetler arası diyalog mimarları’, ‘hoşgörü ve uzlaşma kültürünün  koçbaşı olarak memleketimizin bayrağını yurt dışında dalgalandıran fedakar, hayırsever cengaverler, hizmet erleri’, ‘haşa ne siyaseti, kadrolaşması’… vs.
Artık ortaya çıktı ki, mızrak çuvalı öyle bir deldi ki; artık bırakınız siyaset erbabını ve yorumcularını sokaktan çevirin Mehmet efendiyi bu tür tasvirlere bir yerleriyle güler.
Kim böyle bir kazanımı küçümseyebilir…
Meselenin bir yanı bu… Ya diğer yanı?
Beğeneniyle beğenmeyeniyle, nefret edeniyle tapınanıyla başımızda bir devlet var zannediyorduk. Yanılmışız… Parlamentosunda ya da dışında siyasi partiler, gruplar, eğilimler olduğunu biliyorduk da; valisinin bakanlıklarının, emniyet, yargı kadrolarının ve bürokrasinin al takke ver külah bir ‘sivil toplum örgütüyle’-gülmeyiniz- paylaşıldığını bilmiyorduk.
‘Ne istemişler de alamamışlar’ henüz öğrenemedik. Ama neler ‘aldıklarını’ bayağı bayağı tahmin edebiliyoruz, önemli bir kısmını da öğrendik.
Şu ebed müebbed devletin başbakanına bakar mısınız? ‘Ne istediler de vermedik’ diyor. Kime diyor, bir ‘sivil toplum’ örgütüne.
Sahibinin gazetecisi yazıyor: ‘Kaç valiniz vardı, şimdi kaç’? ‘Kaç bakanınız vardı, şimdi kaç?’
Aman yarabbim?
Sanırsınız celepler hesap defterlerini açmışlar.
Aslında haksızlık etmememiz lazım. Bilen biliyordu. Söyleyen söylüyor, yazan yazıyordu. Ama kim duya, kim bile…
Yeni olan bu kara tiyatronun(!) bizzat resmi ve yetkili ağızlardan itirafı oldu.  Öylesine öfkeli,  öylesine kudurmuş durumdalar ki, son yirmi gündür, neler konuşup yazdıklarının farkında değiller, sanki. Biraz ortalık durulunca ‘ulan biz ne yaptık’ diyeceklerdir, eminim. Ancak geçmiş olsun. Artık sadece takke değil, pantolon, don… Her şey düştü. Az şey mi?
Artık kim bize, biz fanilere, bu devlet denilen yapılanmanın ‘yüceliğinden’, ‘ululuğundan’ dem vurabilir? Söyleyenler, yazanlar çıkacaktır tabii ki, ama inanın ki, bu laflara bir yerleriyle gülecek olanların sayısı ‘dünden’ milyonlarca daha fazladır.
‘Gezi’de karizma çok fena çizilmişti. Şu son günlerde yaşadıklarımız hiç de küçük bir çizik açmadı, besbelli. Ama bu kez müsebbibi OTPOR değil. ‘Kendimiz ettik, kendimiz bulduk’ hikayesi…
Siz de öfkenize hakim olsaydınız kardeşim… Ağlamaca yok…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

‘SOL’ ASLINDA ÖLÜ MÜ?

  “….Ümit ve sevk kırıcı olan şey ise, solun böyle bir ortamda bu denli güçsüz, biçare ve zavallı halde oluşudur. “…Solun /solcuların konuş...