Kırmızı Pazartesi ve Uçurumun Kenarı
19.02.2013 00:29:26
-MAAZALLAH-
'o gün işlenecek cinayeti herkes biliyordu'
Bugün ırkçı-faşist provokatörler iş başındaydı. Bu memlekete huzur ve barış gelmesini istemeyenler, akan kandan nasiplenenlerin zavallı tetikçileri yine sahne aldılar, bu kez de Sinop'ta.
Biz bu sahnelenen oyunu bir çok kez izledik. Aktörler aynı, dekor aynı, aksesuarlar neredeyse aynı. Senarist-yönetmen ha keza aynı. Bir avuç organize saldırgan, engelleme yaparmış gibi bile görünme kaygusu dumayan emniyet güçleri.
Tıpkı Çorum'da, tıpkı Maraş'ta, tıpkı Sivas'ta olduğu gibi. Tıpkı Hrant Dink'in öldürülmesiyle sonuçlanan süreç gibi. Savaş ağaları sahneliyorlar, tetikçi beyaz bereliler harekete geçiyorlar. Bir kısım devlet güçleri dokuz saat boyunca -miş gibi yapıyor, çoğu himaye ediyor ve kanlı sonuç. Sonuç deyip geçmeyiniz. Sivasta saatlerce o güruha müdahale edilmedi ve 33 kişinin yanarak ölmesine yolaçan olaylarla ülkemiz telafisi mümkün olmayan bir yara aldı.
Neyse ki korkulan olmadı. Neyse ki olmadı. Olmayan şey, olması ihtimalinin bile içimizi ürperttiği şey olsaydı, şu saatlerde artık bitimsiz bir karanlığın ufkunda olurduk, ülke olarak. Kim bunun aksini iddia edebilir. Kulaklarınızı çekin, tahtalara vurun... Verilmiş sadakamız varmış...
Peki bu memleketin bir hükümeti yok mu? Yeri geldiğinde yüzde 50'lik bir oy çoğunluğuna dayandığını kurum kurum, gerine gerine söyleyen bu hükümet nerede? Siyasi irade nerede? Tekel işçisine, öğrenciye, halka pervasızca biber gazı sıkan gazcı polislerimizin, amiri, tomaların, panzerlerin sahibi içişleri bakanımız nerede? Provokasyonmuş ve yapanları kınıyorlarmış... mış da mış... Sen kınama hükümeti, kınama bakanı, kınama siyasetçisi misin? İşçiye, öğrenciye, öğretmene, kadına kıza tomalar, gaz bombaları, cop. Dur emrine uymadı, kurşun. 34 kaçakçıya F16'lardan bomba. Bir avuç provakatöre neredeyse 'buyrun geçin'.
Nasıl inanalım sizin 'barış istiyoruz' söyleminize. Neredeyse bir aydır Karadeniz gezisine çıkacaklarını söylüyorlar, yazıyorlar, toplantılar yapıp açıklıyorlar. Neden tedbir almak aklınıza gelmiyor? Anlı şanlı istihbarat kurumlarınız uyuyor mu? Böyle mi bu hassas olduğunu binbir kez açıkladığınız, açıklanan süreç kazasız belasız geçilecek? Ya siz hükümet olarak öngörüsüzsünüz, ya provokasyonlarla başedebilme gücünüz ve 'iktidarınız' yok; ya da barış filan istemiyorsunuz; 'biz elimizden geleni yaptık'ın pususuna yatmışsınız.
Bir siyasi parti, anayasal güvence altında faaliyet gösteren bir siyasi parti -siz fikirlerini beğenin beğenmeyin- Türkiye'nin bazı illerinde faaliyet gösteremeyecek mi? Üstelik bu kritik sürecin baş aktörlerinden bir siyasi parti. O partinin millet vekillerinin siyasi faaliyetlerini serbestçe ve özgürce yapmasını engelleyen bir avuç provokatöre nasıl meydanı boş bırakırsınız?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder