19 Ekim 2014 Pazar

CHP NEREYE KOŞUYOR?

CHP NEREYE KOŞUYOR?

25.01.2013
'Türk ulusuyla Kürt milliyetini eşit ve eş değerde görmediği' ifadelerini bir MHP milletvekilinin ağzından duyamazsınız. İster siyaseten, ister başka nedenlerle, ama duyamazsınız. Aslına bakarsanız, başka hiçbir partinin hiçbir milletvekilinden duyamazsınız. Peki, başkanının ağzından defalarca kendisini sosyal demokrat olarak nitelendiren -programında da öyle yazan- bir partinin milletvekilinden nasıl duyabiliyorsunuz?  Öyle ya; ırklar, etnik aidiyetler, dini inançlar, cinsiyetler açısından üstünlük hiyerarşisi yapılamayacağı ilkesi onlarca yıldır, tartışılması bile düşünülemeyecek şekilde insanlık müktesebatının baş köşesine kazınmış değil mİ?
Bu sorunun basit bir cevabı olmadığının farkında olunması gerekir.  Bu cevap aslında CHP'nin genetik kodlarının tanımlanması ile ilgilidir. Modern Türkiye Cumhuriyeti tarihi ve bu tarih içerisinde CHP'nin işgal ettiği müstesna konum ile ilgilidir. İlginç olan modern TC'nin kuruluşuna önayak olmuş milli kurtuluş savaşı önderleri de başlangıçta son derece kapsayıcı ve eşitlikçi bir yaklaşım içerisindeydiler. Türk ve Kürt halklarından söz ediyorlar, TBMM'ni ve kendilerini bu halkların temsilcileri olarak görüyorlardı. Hatta başından beri Mustafa Kemal'den sonra CHP'yle özdeşleşmiş ve bütünleşmiş bir tarihi ve siyasi figür olarak İsmet İnönü, Modern TC'nin kuruluşunun onaylanması anlamına gelen Lozan Konferansı'nda kendisini 'Türk ve Kürt halklarının temsilcisi' olarak tanıtıyordu. Aslında sonradan tarihin külleri altında bilinçli olarak unutturulmaya terk edilen bu gerçeklik bir ana kronik durum ya da tesadüf de değildi. Modern Türkiye Cumhuriyetinin geçmiş tarihi olan Osmanlı İmparatorluğu'nun erken ve son dönemlerinde de durum böyleydi. Osmanlı belgeleri 'Kürdistan'dan söz ediyor, Meclis'i Mebusan farklı etnik aidiyetlerin vekillerinden oluşuyordu.
Tarih, maalesef böyle devam etmedi. Modern TC'nin ve aynı zamanda CHF'nın-sonra CHP adını alacak- önder kadroları ve devlet; tek, yani Türk etnik aidiyet üzerinden tanımlandı. Ve bütün diğer aidiyetler dışlandı. Modern Türkiye Cumhuriyeti'nin genetik kodları böylece, başlangıçta çok açık bir şekilde ırkçı, sonraki yıllarda biraz daha üstü örtük bir biçimde tek ırk üzerinden şekillendirildi. Devlet kurucusu olarak CHP'de doğal(!) kendi genetik kodlarını böyle yapılandırdı. İşte sayın Güler'in ağzından dile gelen ve haklı olarak çağdaş insani zihniyetin de tüylerini ürperten bu sözler, 80 yıl öncesinde yapılandırılan bu genetik kodların dile gelmesidir. Aslında duyduğumuz bu sözler, TC'nin ilk bakanlarından Mahmut Esat Bozkurt'un 'bu memlekette diğer milletlerin rolü Türk'e hizmetçilik yapmaktır' mealindeki demecinin çağdaş(!) karşılığıdır. Birgül Ayman Güler, devletin derin reflekslerinin boğuk ve boğucu sesiyle 80 yıl öncesinden bize seslenmektedir.
Hakkını yememek gerekir; CHP tarihi aynı zamanda bu genetik kodlarından kurtulma mücadeleleri tarihidir. 70'li yılların başında 'ortanın solu' hareketiyle Ecevit'in CHP'si Türkiye halkları ve gerçeğiyle birleşme yönünde atılım yapmış; ancak, öncelikle askeri müdahaleler sonra da kendi geleneksel refleksleri bu süreci defalarca akamete uğratmıştır. Bugün de bu mücadele devam etmektedir. CHP'nin içinde döne döne sürdürülen bu mücadelede devletçi reflekslerden kurtulma çabalarına destek olunmalıdır.
Kendisini sosyal demokrat olarak adlandıran bir partinin milletvekilinin kendi etnik aidiyetiyle 'eşit ve eşdeğerde görmediği' Kürtler bu topraklarda binlerce yıldır yaşıyorlar. Ve bir süredir bu gerçeği dost düşman herkese -korkunç acılar çekerek- kabul ettirmeyi başardılar. Bu süreç geri döndürülemez bir süreçtir. Artık meşruiyetlerine yasal bir statü kazandırma uğraşı veriyorlar. Ne Birgül Ayman Güler ne de CHP içinde kimi arkaik-gelenekçi çevreler bu süreci tersine çevirebilirler.  Üstelik artık onlar devlet de değiller. Memleketin hayrına olan gelişme CHP içerisinde gerçek sosyal demokratların kazanması olacaktır. Aksi bir başka felaket olacaktır.
Irklar, etnik aidiyetler, dini inançlar, cinsler her bakımdan ve her şart altında eşittirler? Bugün insanlığın en temel ilkesi budur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

‘SOL’ ASLINDA ÖLÜ MÜ?

  “….Ümit ve sevk kırıcı olan şey ise, solun böyle bir ortamda bu denli güçsüz, biçare ve zavallı halde oluşudur. “…Solun /solcuların konuş...