İnşaallah HDP-BDP Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığını destekler(!)
06.04.2014 14:26:07
İlginç zamanlarda yaşıyoruz.
Bir süredir Kürt sorununun çözüm(!) süreci siyasi gelişmelere damga vuruyor. 30 senedir devam eden ve özellikle Kürt halkı üzerinde müthiş bir maddi manevi tahribata ve yıkıma neden olan savaş ‘çatışmasızlık haline’ dönüştü. Kürt halkı çok ağır bir şekilde bedelini ödediği siyasi ve demokratik haklarının bir kısmını kazandı. Siyasi ve demokratik taleplerini gerçekleştirmek için mücadeleyi artık silahsız bir şekilde sürdürme iradelerini ortaya koydular. Artık ölümler ve yıkımlar istemiyorlar. Kazanımlarını genişletmek, daha da önemlisi anayasal ve yasal bir statüye kavuşturmak istiyorlar. Bu amaçla, hükümetin bütün oyalama taktik ve çabalarına karşı inatla mücadele ederek ‘çatışmasızlık halini’ devam ettiriyorlar.
Buraya kadar herşey normal. Daha doğrusu kafası bir takım önyargılarla, küçük siyasi hesaplarla kirlenmiş kimilerinin dışında normal. Öyle ya, bu toprakların üzerinde yaşayan halkların öz çıkarları açısından olaylara bakan, özgür ve eşitlikçi bir toplumda barış içerisinde yaşamak isteyen, genç ölümlerin son bulmasını isteyen ve savaşa bir an önce bitse gözüyle bakan açısından bu süreçte anormal ne olabilir?
Ama maalesef öyle olmuyor, bu ülkede… Önce CHP, ‘vay siz teröristlerle pazarlık masasına oturuyorsunuz’ temalı bir başkaldırı örgütler, MHP ile kolkola… 30 yıldır ülkeyi kasıp kavuran, yoksullaştıran, yıkıma uğratan, on binlerce gencin ölümüne yolaçan savaş ve nedenleri hakkında tozlu raflarda kalmaya mahkum edilmiş, ettirilmiş birkaç güzel sözden başka hiçbir şey söylemeyen yapmayan; her kritik durumda Kürt halkını geleneksel devlet refleksiyle yapayalnız bırakan, yapayalnız bırakandan öte karşısına dikilen bir CHP üstelik yenileşmiş(!) haliyle yine Kürt halkının karşısına dikilir. CHP sözcüleri-kalemşörleri, bir yandan iğreti bir şekilde Kürtlerin karşısına oturan hükümeti ‘teröristle pazarlık yapmakla’ suçlarken; diğer yandan Kürt hareketine karşı son derece pişkin bir şekilde ‘AKP işbirlikçi’ propagandasına sarılır. Evet bu ülkede böyle şeylerde olabiliyor! Hem bir halka sırtını dönebiliyorsun, kulaklarını kapatabiliyorsun, savaşın son bulması için küçük parmağını bile oynatmıyorsun, hem de o halkı ve siyasi temsilcilerini ‘AKP işbirlikçiliğiyle’ suçlayabiliyorsun. Burası Türkiye ve söz konusu olan da CHP; bunda garip olan ne var ki, diyebilirsiniz? Haklısınız. Peki bir kısım sosyalist kalemşöre ne demeli?
Hani beklersiniz ki; ‘yahu nihayet bir halk hükümeti masaya oturtmayı başardı, onlar için mücadelenin yeni bir aşaması başlıyor, savaşın bitmesi kimlik sorunlarının hafiflemesiyle işçiler ve emekçilerin de önü açılacak, mücadele kapitalist sömürü ve emek eksenli bir raya oturacak’ diyerek sevinsinler. Ne gezer…Ben diyeyim geleneksel Kemalist doğum lekeleri; siz deyin Kürt hareketini küçümse, başkası desin ‘sınıf mücadelesi’ damgası taşımayan her şeye yabancı sakat bir sosyalizm anlayışı yüzünden CHP menşeli ‘AKP işbirlikçisi’ propagandasına sarıldılar. Bu yoğun psikolojik terör altında seçimlere girildi.
Şimdi Cumhurbaşkanlığı Seçimleri...
Eee seçimler bitti, bitti ama görüyoruz ki, bir takım sosyalist kalemşörle, CHP’li propaganda merkezlerinin işbirliği hız kesmeyerek hatta hız artırarak devam ediyor. CHP’nin propaganda merkezlerinin ön plandaki isimlerinden Barış Yarkadaş orkestra şefliğinde bir kısım sosyalist isimler şimdiden HDP-BDP önderliğinde Kürtlerin Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığını destekleyeceğini ilan ettiler ve bu konuda yoğun bir kampanyaya giriştiler. Şimdiden eşbaşkanlardan, milletvekillerine; belediye başkanlarından BDP çay ocağında çalışanlara kadar herkesin açıklamalarını mercek altına aldılar. Hangi bağlamda söylendiği, bütününde ne denmek istendiği, hangi taktik stratejik hedefler güdüldüğü, ne kadar bir siyasi hareketi bağladığı hiç irdelenmeden bazı demeçlerin bir kısmını öne çıkararak ‘biz demedik mi bak Erdoğan’a oy verecekler’ propagandası yapıyorlar. Diyebilirsiniz ki; ‘kardeşim bunda ne var, bu yönde anlaşılabilecek satırlar yok mu, var. Öyleyse böyle bir gelişmeden kaygı duyan sosyalistlerin uyarı görevi yapmaları çok mu, garip’ haklı olursunuz. Ak Parti iktidarına ve Erdoğan’a yönelik müthiş haklı bir tepki nedeniyle, BDP’nin Erdoğana oy verme çağrısı yapma ihtimalinden ciddi bir endişe duyan kesimler var ve bu endişe son derece anlaşılabilir ve haklıdır.
Ama bir kısım köşe sahibi sosyalistlerin tutumunu biraz gözlemlediğinizde, biraz irdelediğinizde böyle bir ihtimalin gerçekleşmesi endişesinden çok böyle bir arzu, yani BDP’den heyecanla Erdoğan’a oy ver çağrısı beklendiğini görürsünüz. Bu da son derece anlaşılabilir, kimi insanlar şimdiye kadar ki pozisyon alışlarının doğrulandığını da görerek sevinmek ve tatmin olmak istiyorlar; memleketin başına ne tür felaketlerin geleceğinden daha çok.
CHP propaganda merkezlerinin amacı ise son derece açık. Onlar 30 mart seçimlerinde yaptıkları gibi, kendilerinin ya da MHP ile birlikte anlaşarak gösterecekleri adayın, tek yanlı dayatmalarla ve yoğun bir psikolojik terörle desteklenmesini sosyalistlerden ve Kürt siyasi hareketinden beklemektedir. Bir kısım sosyalist de maalesef 30 Mart’tan önce yuttukları bu zokayı çıkarmamakta ısrar ediyorlar. 30 Mart seçimleri için vizyona sokulan filmin yeni bir versiyonuyla karşı karşıyayız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder