Demokrasi, özgürlük ve eşitlik için umudun yeni adı: HDP
12.08.2014 22:09:09
Neredeyse oy birliği halinde herkes, S. Demirtaş’ın ve HDP’nin seçim başarısından söz ediyor. S. Demirtaş’ın şahsında HDP Ege’de, Karadeniz’de ve hatta kimi İç Anadolu şehirlerinde Kürt siyasi hareketi etrafında yaratılan önyargılardan oluşan granitten duvarda küçük de olsa bir gedik açmayı başarmıştır. Kendisi ‘küçük’ ama anlamı çok büyük bir gedik. Duvar ne kadar sağlam olsa da ve hala ‘aşılması zor’ gibi görünse de, bir kez, bir gedik açılmıştır.
Önemlidir çünkü;
-Halkların, bütün inanç gruplarının demokrasi, eşitlik ve özgürlük talepleri birinci gündem maddesi olan bir kampanya teveccüh görmüştür,
-Kadınların ve cinsel tercihleri farklı bireylerin eşitlik ve özgürlük taleplerini dile getiren, vicdani ret hakkını savunan bir kampanya artan bir ilgiye mazhar olmuştur.
-Emekçilerin, üreticilerin, memurların, plazalarda güvencesiz çalışan beyaz yakalı çalışanların grevli-toplu sözleşmeli sendikal hak ve taleplerini temel alan mesajlar, seçmenlerin anlamlı bir kesiminde yankı bulmuştur,
-Sömürüye, tahakküme, dikta heveslerine, yolsuzluğa ve talana karşı söylemler ilgi görmüştür,
-Dini inançları ne olursa olsun- sünni, alevi, Musevi ve Hristiyan..vb- bütün inanç gruplarının eşitlik ve özgürlük taleplerinin yankılandığı bir kampanya dillendirilmiştir.
-Ve bütün bu sıradışı(!) talepler, kimilerince ‘müslüman mahallesinde salyangoz satmak’ olarak nitelenen bir kampanyayla sürdürülmüştür,
-Ve bütün bu kampanyanın sözcüsü, taşıyıcısı Kürt kimliğini olanca açıklığıyla ifade etmekten hiç geri adım atmamış, daha düne kadar bölücülükten vatan hainliğine her türlü suçlamaya maruz bırakılan bir siyasi lider olan S. Demirtaş olduğu için önemlidir ve çok değerlidir.
Selahattin Demirtaş bütün bir kampanya döneminde her platformda ve hiç sakınmadan büyük bir samimiyetle bu mesajları bütün açıklığıyla dile getirmiş ve bir buçuk milyona yakın bir oy artışına önayak olmuştur.
Aslında Demirtaş ve HDP, artık ‘adam olmaz’ gözüyle bakılan ülkenin bütün ezilenlerine ve mağdurlarına yönelik ‘elitist’ söylemi de boşa çıkarmışlardır.
Kürt siyasi hareketinin ve ona omuz veren sosyalistlerin inatla ve ısrarla sürdürdükleri, ayakta tutmaya çalıştıkları Türkiye halklarına güven duygusu anlamlı bir karşılık bulmuştur.
Hotzotçu, halka tepeden bakan, küstah, ben bilirimci, kibirli, beşuş çehreli, koruma ordusunun arkasına saklanan despot siyasi lider tipi önemli bir yara almış; samimi, alçakgönüllü, esprili, kararlı, genç, tartışmaya her zaman açık ve net mesajlara sahip lider tipi güç kazanmıştır. Bu hiç de küçümsenmeyecek bir kazanımdır.
Birileri başarıyı sadece S. Demirtaş’ın kişiliğine bağlayarak ve bir daha tekrarlanmasının neredeyse imkansız olduğunu vazederek umudumuzu boşa çıkarmaya çalışıyor. S. Demirtaş’ın arkasındaki müthiş enerji ve zihin açıklığına sahip çalışkan bir partiyi, kadrolarını ve birikimi yok sayarak.
Yaşanılanın ne kadar önemli olduğu birkaç ay önce HDP milletvekili A. Tan’ın partisine yönelik eleştirileri hatırlanarak da bilince çıkarılmalı. A. Tan HDP’nin sola ve sosyalistlere yönelik açılımının partiyi marjinalleştireceğini söylüyor ve HDP projesinin tutmayacağını söyleyerek bir çeşit Kürt milliyetçiliği dile getiriyordu. Hayat HDP projesini doğrulamaya başlamıştır.
Samimiyet, alçakgönüllülük, kibirden kesinlikle uzak, sekter olmayan net ve kararlı mesajlarla sola, demokratlara, sosyalistlere ve bütün ezilenlere ve mağdurlara doğru yola devam.
Bu çok önemlidir ve gerisi artık HDP’ye ve demokrasi, eşitlik ve ve özgürlük mücadelesi veren demokratlara ve sosyalistlere kalmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder